Ne ayaksın mülakat?

Aziz Dağtekin Yazdı

Ne günlere kaldık Allah’ım. Söz artık tuvalet kağıdına dönmüş. Ne söyleyen söylediğini hatırlıyor ne de söyledi diyen. Merhum Demirel, siyasilerin vaat salatasına yönelik söylediği “Dün dündür bu gün bugündür” sözü tarihi bir vesika olarak 7’den 70’e kadar herkesin hafızasına adeta kazınmış durumda.

Çok değil, bundan yaklaşık 8 ay önce Türkiye bir seçim atmosferine girmişti. Kılıçdaroğlu, vaat üstüne vaat sıralarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da onun söylediklerini bir bir kaldırdım diye meydanlarda haykırıyordu. Bu karşılıklı düellolar sonucu CHP’li seçmen, “Kılıçdaroğlu söylüyor, Erdoğan yapıyor” diye seviniyorlardı. Açıkçası biz de Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışlarını etkili muhalefet olarak yorumluyorduk ama kamu baskınları hariç tabii ki!

Siyaset unutma sanatı olmuş olmalı ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Mülakatları kaldıracağız” demesi kamuda atama bekleyen öğretmen, hemşire, memur gibi bir çok kadroyu sevince boğmuş ve “Erdoğan söylerse yapar” inancı hakim olmuştu. Şimdilerde de sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kamuda mülakatı kaldırıyoruz” dememişçesine yine ali cengiz oyunları sahnelenmeye başlandı. Anlaşılan o dur ki, Milli Eğitim Bakanı ya Cumhurbaşkanının açıkladığı sözleri unutmuş, ya da Cumhurbaşkanı da Demirel gibi, “dün dündür bu gün bugündür” masalına kendisini kaptırmış.  Ya da birileri gerçekten Başkan Erdoğan’a tuzak hazırlıyor.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin çıktığı bir televizyon kanalında “Biz bu yıl öğretmenlerin istihdamı ile ilgili süreçte düzgün bir mülakat projesine dönüştüreceğimiz için biraz zaman alacak. Cumhurbaşkanımız mülakatların uygulanış biçimiyle ilgili rahatsızlığını dile getirdi. Biz de her öğretmen arkadaşımız, istihdam edeceğimiz adayı sayısının 3 katını davet edeceğiz. Her bir öğretmen adayı arkadaşımızdan tesadüfi örneklem yoluyla elektronik ortamda hazırlanmış soru sorulacak. Öğrencilere ders anlatır gibi anlatacak. Karşısında arkadaşlarımız olacak, aralarında uzman ve başöğretmenden oluşan komisyon. Sürecin sonucunda öğretmen arkadaşlarımızın neyi ölçeceğine dair kılavuzumuz var. Sonrasında da 45 dakikanın son kısmı öğretmen adayı arkadaşımız kendi sınavıyla ilgili olarak bir yazılı cevap da verecek. Mülakatın içerisinde kayıt olması açısından. Bütün sınav kamera kaydıyla kayıt altına alınacak.” diyor.

Yahu kardeşim insanlara zulüm etmekten kaçının. Mülakat bir hak ihlalidir. Gasptır. Sınavda başarı göstereni yetkinliği tartışma konusu olan bir eğitimci veya bürokratla ölçümlendirmeniz yanlıştır. Aday sınava girmiş başarı göstermiş, devlet kadrosunda yer almaya hak kazanmış ise sen daha neyi sorguluyorsun? Yazılıda 90 alan birini 45 veya 50 puan aldı diyerek eleyip nasıl kazanılmış hakkını elinden alabilirsin? Diyelim ki MEB’de bunu başardınız. Peki tıpta nasıl yapacaksınız? Adalet Bakanlığında nasıl yapacaksınız? 7 yıl okumuş doktoru kimin imtihanına tabi tutacaksınız? Ben şahsen bu mülakatı pardon hak gaspını anlamış değilim.

Netice itibariyle hükümetin doğrusuna doğru, yanlışına yanlış diyen Cumhur İttifakının ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin mülakat yanlışına dur diyeceğini, mülakatı kaldırdık diyenlere sözünü hatırlatacağını ümit ediyoruz. Çünkü aynı senaryolar, emekli aylıklarında ve mısır alım fiyatı açıklamasında da sahnelendi. MHP Lideri Devlet Bahçeli beyin itirazları emekliye umut ışığı oldu. Şimdilerde de aynı ışığı öğretmen adayları da bekliyor.

Sonuç itibariyle bize düşen, eğer birisi yanlış yapıyorsa, ona nazikçe yol göstermek ve nerede yanlış yaptığını anlatmaktır. Eğer bu da o yanlışı düzeltmeye yetmiyorsa o zaman kabahati toplum kendimizde arayacak, hatta daha iyisi hiç kimsede aramayacaktır. Toplumumuzda doğrularda anlaşılmayan şey çoğunlukla yanlış ya da ters yorumlanır ve yürek temizliğiyle görülmeyen şey, ruhta korkunç bir boşluk bırakır. İşte bu yüzdendir ki tez yanlış yapan, onu çabuk da tasdik edendir. Gelin ülke olarak çabuk yanlış yapıp, yanlışı doğru olarak çabuk tasdik edenlerden olmayalım. Bu mülakat işkencesine hep birlikte tepki koyalım hak gaspına son verilmesine öncü olalım. Cemil Meriç’in dediği gibi, “Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.” Biz de hak ihlalini mülakat olarak yorumlayanları Cemil Meriç’in sözleriyle ilahi mülakata davet ediyoruz.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarını artıran kanun komisyondan geçti

Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarının artırılmasını da içeren kanun teklifi, TBMM komisyonunda kabul edildi. …

Bir yanıt yazın